MUTLAKA GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER
NİL NEHRİ
Sadece Kahire değil tüm Mısır'ın
temel karakterini belirleyen unsur olan Nil, dünyada eşi benzeri
olmayan özellikler taşımakta. 6.650 kilometrelik uzunluğu ile dünyadaki en uzun
nehir olma unvanını elinde bulunduran bu nehir, geçtiği her yerde
bir şehir, kasaba ya da köyün kurulmasını sağlamış. Kahire de zaten bu
kentlerden biri. Şehir, Nil’in 10 km doğu ve batı çizgisinde
kurulmuş. Nehir, fizik kurallarını altüst eden bir
yönde, güneyden kuzeye akmakta. Normalde Hint Okyanusuna
dökülmesi gerekirken, İskenderiye kentinden Akdeniz'e
dökülmekte. Tüm tatlı suların rengi yeşilimsi iken, Nil denize benzeyen bir
mavilikte akmakta. Nil’in
kıyısında hizmet veren irili ufaklı motorlu teknelerle veya yelkenlilerle günün
yorgunluğunu gezinti yaparak atmanız da mümkün. Yarım saatlik alacağınız bir
tur gezisi ile Nil'e bir el mesafesi uzaklıkta olup, sunduğu romantizmi daha
yakından tecrübe edebilirsiniz. İşte ancak o zaman, binlerce yıldır insanların
Nil'e duyduğu kadim aşkı anlayacak ve siz de o aşıklar kervanına mütemadiyen
katılacaksınız.
KAHİRE MÜZESİ
Mısıra geldiğinizde adım atacağınız
ilk yer bu müze olsun. Neden mi? Bu müzeden sonra kentte ziyaret edeceğiniz
yerler ya da göreceğiniz birçok şey size müzede gördüklerinizi hatırlatacak ve
bir legonun parçaları gibi her şey, domino taşı etkisiyle beyninizde oturacak,
bu sayede Mısır’a ilişkin kapsamlı bir dağarcığınız meydana gelebilecektir.
1798-1801 yılları arasındaki 3 yıllık Fransız işgali döneminde 1800 yılında
yapılan bu müze; 2 katlı, yüksek tavanlı ve yaklaşık 100 büyük odadan
oluşmakta. Yapıldığı dönem itibariyle epey ihtişamlı bir bina olarak göze
çarpmakta. 70 Mısır Lirası karşılığında aldığınız biletle müzedeki bir oda
haricindeki her bölümü gezebiliyorsunuz. MÖ Firavunlar dönemi müzede en fazla
yer verilen medeniyet olarak karşınıza çıkmakta. Objelerin birçoğunda abartıya çok yoğun olarak
başvurulmuş. Firavunların günümüze kadar ki sosyo-politik etkileri düşünülecek
olursa, iktidarlarını korumak için zenginliklerini zevk-ü sefalarına, şatafata
harcama yoluna başvurma ihtiyacı duyduklarını müzeyi gezerken çok rahat
anlıyorsunuz.
TAHRİR MEYDANI
Dünya üzerinde kaç ülke vardır ki,
siyasi tarihinin 3 yıllık bir dilimine bir Özgürlük hareketini, bir
devrimi ve ek olarak ta bir darbeyi sığdırsın? Ve bunların tamamının
yaşandığı yerin temel dinamiği de bir meydan olsun? Tunus sonrası özgürlük
hareketlerinin ikinci durağı olan bu meydan, özgürlük talep eden Mısırlı Arap
devrimci gençlerin asli ve doğal mekanı olmuştu. Bu meydanda yaşanılanlar, bir
diktatörün gitmesini, bir seçimin yapılmasını sağladı. Fakat, gelinen nokta da
bu kazanımların bir kalemde silinmesine neden olan askeri darbeyi yaşamış
olmasına rağmen Tahrir Meydanı, hem Mısır hem de dünya siyasi tarihi açısından
önemli bir mekan olma özelliğini kazandı. Özgürlük hareketleri sırasında harabeye
dönen bu meydan, bu gün restorasyon çalışmaları neticesinde modern bir meydana
dönüşmüş durumda olsa da Mısırlı özgürlük yanlıları için bir dönemin sembolü
olması sebebiyle yakın geçmişte yaşanılan acılar tazeliğini hala
korumakta.
ESKİ KENT - HAN EL HALİL ÇARŞISI
El
Ezher Üniversitesi ile eski kent denilen bölgeyi ayıran ana yolun sol kısmında
Han El Halil isimli çarşı yer almakta. Hali hazırda bile Ortadoğu’nun en büyük
çarşısı olma özelliğini taşıyan bu çarşıda her türlü ihtiyacı karşılayacak
nitelikte dükkanlar mevcut; Parfüm tasarımı yapan dükkanlar, değerli taş
dizaynı yapan atölyeler, deri bakır ve tahta işleme işi yapan yerler, canlı
hayvan satan pazar yerleri, sebze ve meyve dükkanlar. Eli boş dönmenin imkansız
olduğu bu çarşıda her keseye her kalitede ürünler bulmak mümkün. Yorulduğunuzda
ise soluklanıp, Mısır’ın acı kahvesini içebileceğiniz Yöresel kahvehaneler de
bulunmakta. Bunlardan biri de, Necip Mahfuz’un müdavimi olduğu “Vieşa” isimli
tarihi kahvehanedir.
PİRAMİTLER
Firavunların, Nil deltasından elde
edilen bolluk ve bereketi ihtişamlı yaşamlarını var etmek için nasıl
kullandıklarını, aynı ihtişamlı mekanlarda nasıl yaşadıklarını ve öldükten
sonra da ne şekilde gömüldüklerini görmek isterseniz bu heybetli yapıları
mutlaka görmelisiniz. Mısır sınırları içerisinde 100’den fazla piramit olmasına
karşın, en büyük 3 tanesi Kahire’nin Giza bölgesinde bulunan Keops, Kefren ve
Mikerinos’ tur. Giza bölgesine hem taksi hem de metroyla gidebilmek mümkün.
Çıkışta kısa bir taksi yolculuğu ile bölgeye varıyorsunuz. Taksiden inerken
göze çarpan ilk ayrıntıysa, büyük otel ve gecekondularla Piramitlerin neredeyse
iç içe geçecek kadar yakınlaşmış olmaları. Deve veya atla piramitlerin
çevresini, kısa orta ya da uzun tur alarak gezebilirsiniz. Bu iş için orada
bekleyen hayvan sahipleriyle pazarlık yaparak bu turları alabiliyorsunuz.
Tur sonunda, elinizdeki biletleri görevlilere gösterip kral mezarlarına
ilerliyorsunuz. Dar bir alanda yaklaşık 30 metre aşağıya iniyorsunuz ve kral
mezarlarının bulunduğu odalar karşınıza çıkıyor. Piramitlerin içerisinde bunun
gibi birçok oda var, fakat hepsine girmenize izin verilmiyor.
ABİDİN SARAYI
1801 yılında Fransa’dan Osmanlıya
geçen kente, 1805 yılında Osmanlı Padişahı tarafından, Kavalalı Mehmet Ali Paşa
atanır. Kavalalı’ nın Osmanlı ya başkaldırısı ve ardından Çukurova
sınırlarına kadar toprak kazanımı sonrasında bağımsızlık ilanı edilir. Bugünkü
modern manada Mısır’ın temeli de o günlerde atılmış olur. Kavalalı’nın
bağımsızlık ilanı sonrasında yaptırdığı bu kraliyet sarayı Kahire merkezinde
görülmesi gereken yerlerden biri. Paşa, hanedanlığının bir nevi tescili için
kendi adına yaptırdığı bu sarayın mimarisinde, abartıya kaçmayan ölçü ve göze
hoş gelen bir estetik yaklaşımı esas almış. Sınırlarını genişleten ve Osmanlıya
kafa tutacak kadar kendini güçlü gören bir Padişah’ tan, daha ihtişamlı bir
Saray yaptırması beklenirken, Paşa böyle bir tercihte bulunmamış. Dönemine ve
geniş imkanlara rağmen çok mütevazı davranmıştı. Bu da, Kavalalı’nın
dönemindeki ihtişamlı mimari trendlere karşın bundan mümkün olduğunca uzak
durduğunu göstermekte. Bugün hem devlet kokteylleri ve resmi kabullerinin
yapıldığı bir mekan olmakla beraber, hanedanlığa hediye edilen objelerin
sergilendiği bir müze olma özelliğini de taşımakta. Sarayın müze olarak hizmet
veren bölümüne 100 Mısır Lirası karşılığı alacağınız biletle girebiliyorsunuz.
Fotoğraf çekmek isterseniz 10 Mısır Lirası extra ödeme yapıyorsunuz.
Kavalalı’dan, Mısır devlet başkanı Sisi’ye kadar, tüm devlet adamlarına
sunulan hediyeler bu müzede sergilenmekte; Silahlar, bıçaklar, kılıçlar
değerli takılar ve çeşitli değerli madenlerden yapılmış süs eşyaları vb.
hediyeler.
KAHİRE KALESİ
Han El Halil çarşısına 15 dakikalık yürüme mesafesinde olan bu kalenin yapımına Selahhaddin Eyyubi döneminde başlanmış. Kente sahip olan her devlet tarafından da eklemeler yapılarak kullanım alanları genişlemiştir. İçerisindeki en büyük yapı Kavalalı döneminin eserlerinden olan Mehmet Ali Paşa Camii’dir. Tıpkı Halep kalesi gibi, içerisinde bulunan çoklu yapılar nedeniyle, aynı zamanda bir yaşam alanı olarak ta kullanılan bir yerleşkeydi. Mehmet Ali Paşa Camii, Süleyman Paşa Camii, Askeri Müze, Uçak Müzesi, Polis Müzesi bu yerleşke içerisinde gezilebilecek yerlerden. Ayrıca Ali Paşa camiinin bahçesinden Kahireyi panoramik olarak ta seyredebilirsiniz. Aslında, gökyüzünde sürekli olarak var olan kum tanecikleri olmasa, Kale’den Giza Piramitlerini görebilme imkanı var. Fakat sahradan gelen ve her daim şehrin üzerinde mesken tutan bu kum taneleri manzarayı detaylı olarak görme imkanını elinizden almakta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder